20131213

Güven Dayı

Kurtulacaksın...

Arabamda uzun bir süredir oturuyorum, motor kapalı. Soğuk sinsice içime işlemiş, farkında bile olmadım.
Kuşlar toplanmaya başladı aracımın etrafında, acaba onlar da üşüyor mudur diye geçti aklımdan. 
Tam şu anda empati yapabilirim diye düşünürken ufak bir empati kaçırdım sessizce. Ama pencereyi açamadım, hava çok soğuk demiş miydim? Nefes almak zorlaştı.

Bu dağın başında saplanıp kalalı kaç saat oldu bilemiyorum. Acıkmaya da başladım, ayaklarım lezzetli görünüyorlar. Ama mikro dalgaya atmadan önce buzlarının çözülmesini beklemem gerek. Aracın çakmağı iş görür mü acaba? Ah.. Doğru, akü de bitmişti biraz önce, hatırladım. Biraz daha empati yardımcı olur belki.. Oh! Empatinin yanında bir kuple de sempati geldi bu sefer.

Gri renkli bir kuş yan aynanın üzerine kondu, kafasını manidar bir şekilde yana eğdi, gözlerimin içine baktı. Pencereyi açmak için yeltendim, havalandı ve gözden kayboldu. O anda aracın teybinden tıkırtılar gelmeye başladı, akü de bitmişti oysa ki. Kuş teypteki bir delikten başını çıkarttı, "Merhaba" dedi.

İçeri girdi ve direksiyonun üstüne kondu, bana bakıyordu. Ben boş bir ifade ile bakarken kendisini tanıttı, "Güven Dayı derler bana burada.. Sen iyi misin evlat?" dedi. "E..Evet dayı iyi..iyiyim." sesim titrek ve zorla çıkıyordu, söylediklerim hiç inandırıcı değildi. Güven Dayı çenesi düşük çıktı, anlattıkça anlattı; "Ben asırlardan beri buranın bahçıvanlığını yaparım. Soğuktan delirip ölen ruhlar birikir hep bu bahçede, ben de toplarım onları". Bir kanadının ucunu işaret parmağı gibi uzatmış beni gösteriyordu bir yandan. "Ama merak etme, hep yüzlerinde tatlı bir gülümseme olur rahmetlilerin. Donmadan önce tüm kasları gevşer ve ılık ılık yavaşça ruhlarını bırakıverirler. Bu sıcaklık hissiyle huzur kaplar içlerini ve öyle terk ederler bu diyarı". Gözlerimin dehşetle açıldığını hissediyordum ama gördüklerim yavaşça karanlığa karışıyordu. Sesler de boğuklaşırken Güven Dayı sakin ve sıkıcı ses tonuyla anlatmaya devam ediyordu "Hala da her bayram ziyaretime gelirler sağolsunlar, elimi öperler. Pek hayırlıdır kayıp ruhlar...". Sesler ve görüntüler artık tamamen kaybolmuştu.

Babayı kurtulacaksın...

20131126

Derin Sularda Bir Gezinti

Arka planda çalınız: "A.R. Rahman - Mausam and Escape"

Karanlığın ortasında ufukta mavi bir çizgi olarak belirdi ve yaklaştı gökyüzü. Bulutlar aceleleri olmadan birbirlerinin içinde dolanıyordu. Hızla aşağı düşen, kurşun renkli ve sivri uçlu bir koza bulutların içinde ufak bir girdap yarattı. BuG şimdi bulutların içinden geçmiş, altındaki kahverengi tonlarındaki labirentin ortasında göz kırpan kırmızı ışığa doğru hızla yaklaşıyordu. Sıfır noktasında varıp yere çakıldığında şaşırtıcı bir sessizlikle toprağa gömüldü.

Kitinle kaplı gövdesini esneterek yumurtasını kırdı ve düştüğü yerde yarattığı ufak kraterden çıktı. Pompaladığı hava ile katlı olan kanatlarını açtı, hızlıca havalandı. Yüzlerce ufak gözü ile çevresini taradıktan sonra duvardaki ufak bir kanalizasyon borusundan içeri girdi. Duvarı geçtiğinde içeride köpekbalıkları ve balinaların hakim olduğu bir su altı manzarasıyla karşılaştı. Köpekbalıkları balinaların etrafında bir çoban köpeği gibi turlar atıyor, onlara gardiyanlık yapıyorlardı.

Gözüne kestirdiği bir köpekbalığına doğru kırık bir çizgi üzerinde ani manevralarla ilerledi. Bu dev balıkların yanında ufacık kalmasının avantajını da kullanarak köpekbalığının ensesine kondu. Abdomeninin ucundaki iğneyi usulca köpekbalığına batırdı ve onlarca yumurtasını içeri boşalttı. Yumurtalar köpekbalığının omuriliğine tutunup sinir sistemine karıştılar ve kısa bir sürede kontrolü ele geçirdiler. Kafası bulanıklaşmaya başlayan köpekbalığı BuG'ın da yönlendirmesiyle diğer köpekbalıklarını tehdit olarak görmeye başladı ve saldırıya geçti. Bu beklenmeyen saldırı karşısında kısa süreli bir karışıklık yaşandı. Saldırgan köpekbalığı arkadaşları tarafından parçalarına ayrılırken BuG farkedilmeden balinalardan birisinin içine girmeyi başarmıştı.

Balinanın içi dışarıdan göründüğünden çok daha genişti. Duvarların istiflenmiş kutulardan örüldüğü, kat kat tünellerden ve köprülerden oluşan karmaşık bir yeraltı şehriydi burası. Karaborsadan edinmiş olduğu yönlendirme yazılımını çalıştırınca solunda duran tünellerden birisi neon mavisi ile parlamaya başladı. Tünele girdi ve neon işaretleri takip ederek onlarca tünelin kavşak noktası olan geniş bir salona çıktı. Salonun ortasında çeşitli egzotik çiçeklerle dolu bir bahçe bulunmaktaydı. BuG hayalkırıklığına uğradı; "Burada bir tane giriş olması gerekiyordu, Amazon Ormanı değil!" diyerek iç çekti.

Bir süre bahçe üzerinde süzüldükten sonra siyah bir orkidenin üzerine kondu. Ağız kısmından fırlattığı fiberler ile çiçeğin nektarına ulaştı ve çekmeye başladı.


** Sert Adamlar Arşivi'ne hoşgeldiniz **
0110000101101100011011000111100101101111
0111010101110010011000100110000101110011
0110010101100001011100100110010101100010
0110010101101100011011110110111001100111
01110100011011110111010101110011........


"Bu değil.." BuG hızla bağlantısını kesip tekrar havalandı. "Ortalığı karıştırmak için bahçeyi porno arşivleri ile süslemek gerçekten iyi bir fikir". Bahçedeki bütün çiçekleri deneyecek kadar zamanı yoktu. Alacalı renklerde, kadife dokulu bir çiçeğe doğru yönlendi. Çok geçmeden bunun da bir "snuff" arşivi olduğu anladı ve bağlantısını kesti. Saati kontrol etti, zamanı iyice azalmıştı. Hızlıca bahçeyi tararken kuytu bir köşeye sıkışmış, solgun bir papatya gözüne çarptı. "Yok, bu kadar da klişe değillerdir?" diye düşündü. Fazla seçeneği olmadığına karar verip papatyanın üzerine kondu, bağlantısını kurdu ve indirmeye başladı. "Kutsal Kase'nizi buldum!" dedi içinden, şansı yaver gitmişti. Papatya yavaşça soluyor ve küçülüyordu.

BuG istediğini almıştı, çıkış prosedürünü başlattı. İçinde bulunduğu sanal gerçeklik üçgen yüzeylerle kaplanıp detaylarını kaybetmeye başladı. Nesneler basit geometrik prizmalara dönüştü. Geldiği yöne, gökyüzüne doğru yükseldi.Yükseldikçe gökyüzü maviden siyaha, bulutlar da ızgara şekline döndü. Tam her şeyin karanlığa gömüldüğü anda gözünü loş florasanlarla aydınlatılmış odasında açtı.

Koltuğunda doğruldu, kulağının arkasındaki soketten hafıza kartını çıkarttı. Kartı bir tablet bilgisayara yerleştirdi. Tablette eski görünümlü bir film oynamaya başladı. Başrol oyuncularının isimlerinden sonra filmin adı ekranda göründü:

CHIBA CITY BLUES


Tüm Chiba City sakinlerine sevgilerle

20131113

"Neyse abi, ben sonra geleyim..."

Uzun bir aradan sonra Bay Mor Feus ile Rüya Tabirleri köşemize devam ediyoruz. Bugün bizzat benden bir rüya:

Gecenin bir vakti kapı çalındı. Gittim açtım, kapıda bir çocuk. "Abi.." dedi, durakladı. İçeriye doğru bakar gibi yaptı, "Neyse abi, ben sonra geleyim. Alarmın çalıyor, uyanıyorsun şimdi" dedi, saatimin alarmına uyandım. Ne diyecekti acaba?

Sevgili ben,
Bütün gece burunsal tıkanmalar yaşadın, oksijen eksikliği halüsinatif etki yapmış olsa gerek. Bir gecede 10 küsur kabus/rüya gördün, umarım bu sonuncusudur. Yani tamam, uyandın ama, dikkat ettiysen "Sonra geleyim" demiş herif. Gündüz gündüz gelmesin, ayakları ters şekilde? Yanında tuz ve kuru kayısı taşı. (Kuru kayısı peklik için)