Büyük bir bina. Soğuk ve sessiz. Penceresi yok denecek kadar az. Gösterişsiz bir girişi var. İçeri girdikten sonra bir labirentin başında bulursunuz kendinizi. İlerledikçe kendi hayatınıza yönlendirildiğiniz bir labirent. Ayrılan ve birleşen koridorlarda geziyorsunuz binayı. Her koridor bir mekan ya da bir anıdır. Doğduğunuz ev, çocukken koşturduğunuz sokaklar, ilkokulunuz, liseniz, ilk işiniz, ilk aşkınızı yaşadığınız yer, dostlarınızla sık sık uğradığınız mekan.. Hepsi birer koridor tarafından temsil edilir. Her koridorun duvarında o mekana, o ana ait fotoğraflar bulunmaktadır. Binaya ilk girdiğinizde hatıralar beyninizi zorlamaya başlar. Bir çok şey vardır unuttuğunuz. Sona yaklaştıkça rahatlarsınız.
Bu labirentte dolaştıkça ortak koridorlarda eski dostlarınızla karşılaşabilirsiniz, sizinle aynı mekanı paylaşmışlardır. Hal hatır sorarsınız. Ama cevap gelmez, hayaldir çünkü onlar. Hafızanızın size oynadığı bir oyundur. Aslında labirentte tek başınasınızdır.
Neyse ki labirentin sonunda dostlarınız, en son dostlarınız sizi beklemektedir. Dilerseniz labirentin sonundaki odada onlarla eski günler hakkında muhabbet edersiniz. Fakat sizinle aynı koridorlardan geçmedilerse sizin kadar hissedemezler.
Ve ardından çıkarsınız binadan. Hafifçe titrer vücudunuz. Hava soğuk olduğundan değil.
[Rüya Alametleri, Sf. 207, Bölüm 11]
1 yorum:
"Neyseki labirentin sonunda dostlarınız, en son dostlarınız sizi beklemektedir. Dilerseniz labirentin sonundaki odada onlarla eski günler hakkında muhabbet edersiniz. Fakat sizinle aynı koridorlardan geçmedilerse sizin kadar hissedemezler."
:)
bazen ama bazen,
bazi dostlar ama sadece bazi dostlar,
seninle ayni koridorlari gecmedikleri halde, gecenlerden daha cok hissederler seni..
yaninda olurlar
anlatirsin, dinlerler..
seni gorurler.....ciplak seni..
ve sen bir omur boyu minnet duyarsin onlara..
Yorum Gönder